SİNEMA TARİHİ  – 7

 

1910- 1930 arası Alman sinemasına baktığımızda,erken sinema dönemine araç gereç ve teknik olarak büyük katkıları olduğu görülür. Sanatsal açıdan baktığımızda Alman Expresyonizm’inin öne çıktığını görürüz

.PAUL WEGENER bir Yahudi efsanesi olan GOLEM filmini 1920 de yaptı.

ROBERT WIENE ,ekpresyonist korku filmini THE CABINET OF DR.CALIGARI  1920’de yaptı.

FRIEDRICH .W.MURNAU, ilk Drakula uyarlaması  NOSFERATU filmini 1922 de yaptı.

O 1   (fragmanı gösteriyorum)

FRITZ LANG ‘ ın 1927 de yaptığı ,ekspresyonist bilim kurgu filmi  METROPOLIS  bu dönemin en ünlü filmlerindendir.

Ancak Almanyalı yönetmenlerin yetenekli olanları,NAZİ rejimi başlayınca çoğunlukla Amerika’ya kaçtılar ve Hollywood sinemasını iyi yönde etkilediler. FRITZ LANG böyle bir yönetmen ,Gelecek çekimlerde anlatacağım .

 

Bu gün ise konumuz SOVYET SİNEMASI

 

Çarlık rusyasında  sinema hemen başladı, ancak EKİM devrimi öncesi ayaklanma,isyan ve kargaşa, sanat alanındaki birçok  oyuncu, balerin, müzisyen, ressam ülkeden kaçtı,İstasnbul’a,Avrupa’ya,Amerika’ya göç ettiler. Ya da 1. Dünya savaşında  askere alındı, çoğu yok oldu.

1917 de kurulan SOVYET CUMHURİYETİ, (Ermenistan, Azarbeycan, Gürcistan,Ukrayna,Litvanya,Belarus,Moldavia ) katılımıyla SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLER BİRLİĞİ oldu. her yerde SOVYET KOMÜNİST PARTİ hakimiyeti vardı.

Propaganda unsuru olarak Sinema’nın önemini hemen kavradılar. LENİN’e göre Komünizm’in başarısını sağlamak adına, halka ulaşmak ve eğitmek için, sinema çok önemliydi. Dışardan gelecek ve Rusya içinde gösterilecek filmler kontrol ve sansürden geçmeliydi.

Çarlık Rusya’sından Sovyet Rusya’ya geçiş döneminde gösterilen ilk film  YAKOV PROTAZANOV’un 1918 yapımı FATHER SERGIUS filmidir.   LEO TOLSTOY’un romanını  beyaz perdeye aktardı.Çarlık Rusya’sının son günlerinde çekilen film, ÇAR, Rahiplerin anlatılmasını onaylamadığı için gösterilemedi. Ancak 1918 de Rusya da vizyona girdi.

Komünizm propagandası amacıyla kısa filmler çekiliyor,köy,köy,kasaba ,kasaba toplantı,konuşma ve nutuklarda halka gösteriliyordu..

Haber ve Belgesel dalında yönetmen DZIGA VERTOV  öne çıkar.Kino –Pravda haber filmlerini yapan kişidir.1922 de başlar ve, 23 seri filmden oluşur.DZIGA sinemada belgeselin öncüsüdür.SİNEMA VERİTE denilen , gerçek belgesel akımını o başlattı.Çoğu zaman gizli kamera kullandı.Olayları doğrudan çekerek görsel belge oluşturdu.Kameranın objektifi,onun için gerçeği yakalayan gözdü.1960’larda Fransız sinemasını etkilemiştir. Nitekim 1968’de Fransa’da DZİGA VERTOV GRUBU’nu Jean Luc Godard ve Jean Pierre Gorin kurdu. İşte bu Fransız  Yeni Dalga yönetmenleri , Bertol Brecht’in şekillendirdiği ‘’Epik Tiyatro’’ ve ‘’Diyalektik Material’’ anlayışını vurguladılar.

Burada ortaya çıkan EPİK SİNEMA,politik fikirler için destansı sinema yapımı

DİYALEKTİK MATERYAL ise ,bu politik görüşlere karşı tenkitlerin estetik bir sinema diliyle anlatımı diye tanımlanabilir.

Sovyet sinemasının en ünlü yönetmeni SERGEI EISENSTEN’dır. Ve bir sinema teorisyenidir.

Babası ,Yahudi aileden gelmesine rağmen Ortodoksluğu kabul etmiş ünlü bir mimardı. Çocukluğunda iyi bir eğitim aldı. Mimarlık ve mühendislik okudu.Babası çar yanlısı olduğu halde, EISENSTEIN ,1918 de Devrim’e hizmet etmek için Kızıl Ordu’ya katıldı.Ekim Devrimi başarılı olunca MINSK’de komutan oldu.Bu dönemde Japonca öğrendiğini biliyoruz.

1920’de Moskova’da tiyatro çalışmalarına başladı.Bunlar Devrimi destekleyen estetik çalışmalardı.Tiyatro Yönetmeni Meyerhold’un kurgulama tekniğinden etkilendi.

1919’da Dünya’nın en eski film okulu(Moskova Film Okulu) kurucularındandır.Lev Klushov ve Pudovkin’le sinema eğitimi üzerine teorik çalışmalar yaptı.

1923’de kısa film çekerek,DZIGA VERTOV’la montaj üzerine çalışmaya başladı.   Sinema ona göre,tüm sanatların senteziydi.

1925 STRIKE (GREV) ilk uzun metraj filmidir. 6 bölümden oluşur.Çalışan sınıfın gücü organize olmasındadır Bu filmde ,.Devrim öncesi,proleter sınıfın Mücadelesini anlattı..

film , İlk kez çarpıcı kurgu tekniğini kullanması  ve başrolü, bir oyuncu yerine bir kitleye vermesiyle, önemlidir.

Kısaca özetlersek:  çarlık döneminde bir fabrikada yapılan grevi ve çarın askerlerinin, silah kullanarak grevi bastırmasını konu edinir. Filmin sonunda, askerlerin grevci işçilere ateş açtıkları sahneyle, bir mezbahada bir sığırın kesilmesi sahnesi, peş peşe verilir. Filmin son sahnesi, kesilen sığırın perdeyi kaplayan gözüdür.

İlk filminde Eisenstein seyircinin duygularını yönlendirmiş,araç olarak da kurguyu kullanmıştı.

 

Peşinden aynı sene POTEMKİN ZIRHLISI’nı çekti. Gerçek anlamda bir bildiri gibiydi.Tüm seyircilerin kolayca anlıyabileceği bir çekimdi. 1905 Rus devriminde Potemkin  Ayaklanması’nın yıl dönümünde vizyona girdi.

Filmin başında Lenin’in şu sözleri jenerikte okunur:

‘’’Devrim Savaştır.Tarihteki kanuna uygun,adil ve gerçek olan tek savaş.Rusya’da bu savaş ilan edilmiş ve resmen başlamıştır ‘’’

Bu filmde müthiş bir anlatım vardır.Müthiş bir emek ve zorluklarla çekildi. Bir gemi gövdesi bulundu ve Potemkin’e benzetildi.Gemi üzerinde çok dar bir alanda kamerayı kullanıyordu. Aksiliklere rağmen filmi 3 ayda tamamladı.Müthiş bir film ortaya çıktı. Sonuç: Eisenstein’ın ünü bütün dünya’ya yayıldı.

‘’ Tüm zamanların en iyi filmi ‘’ seçildi.

Özellikle Odesa Merdivenleri sahnesi,Eisenstein sinemasını yansıtan  çok önemli görüntülerdir. (Odessa’ya gittiğimde  Eisenstein’ın anısına o merdivenlerden indim ve çıktım.)

Fotoğraf sanatı açısından bakıldığında her sahnede siyah beyaz harika karelerin olduğu Filmde,bir bayrak,Eisenstein tarafından elle kırmızıya boyanarak seyirciye gösterildi.      İyi düşünün:

yönetmen Steven Spielberg’in de siyah beyaz çektiği 1993 SHINDLER’S LIST(SHİNDLER’İN LİSTESİ)  filminde Nazi askerlerinden kaçan  kırmızı kabanlı kız çocuğu,filmin en etkili sahnesi oldu. Aslında bu EISENSTEIN’a saygı duruşuydu.

Almamya’da Alman askerlerinin filmi görmesi yasaklandı.Fransa’da yetkililer buldukları bütün kopyaları yaktılar.İngiltere’de 1954 yılına kadar gösterilmesi yasaktı.Amerika’da 1926’da gösterildi ve Chaplin ‘’Tüm zamanların en iyi filmi’’ dedi.

Türkiye’de ise Ekim 1967’de Türk Sinematek Derneğinde gösterildi. Ben de Robert College Sinema Kulübü başkanıydım. Bir Çarşamba akşamı,Işıklar içinde uyusun,Onat Kutlar’dan alarak, Albert Long Hall’de gösterdiğimi hatırlıyorum.

 

1927’de çekilen OCTOBER (EKİM)  filmi, ekim 1917 devriminin geniş açıdan anlatımıdır. Ancak bana göre bu bir üçlemenin son halkasıdır. 1925 GREV,1925 POTEMKİN ZIRHLISI,ve 1927 EKİM.  Bu üç filmde tarihsel gelişmeler açısından birbirine bağlıdır.

Aslında bu filmde devrimin gelişmesi ve yaşanan olayları abartmadan,özgürce bir film içinde anlatmayı amaçladı. Eisenstein’ın kurgusunun filmin akışında seyirciyi nasıl etkilediğini anlamanız için ,filmleri izlemeniz gerekir.

 

1920’li yıllarda Sovyetlerde popülaritesi en yüksek kişiydi. Sonraları Amerika ve Meksika’da bir dönem geçirdikten sonra ,1933’te Sovyetlere geri döndü.

 

 

Ancak,Stalin döneminde dışlandı.Film Okulunda ders vermesi yasaklandı.İki yıl boyunca yaptığı çekimler iptal edildi. Buna rağmen büyük zorluklarla yaptığı 1938 ALEKSANDRE NEVSKY  Sovyet Rusya’da en çok izlenen filmdir.Stalin politikalarına yakın olan ve Alman işgaline karşı propaganda imkanı sağlayan bu filmle STALIN NİŞANI kazandı.

Son filmi olan1944 KORKUNÇ IVAN,Birinci bölümü için de  STALİN Ödülü verildi. Fakat , 2.Bölüm çekimi ne yazık ki yasaklandı.Gerekçe olarak: Ivan’ın düşmanlarını öldürmekte tereddüt etmesi ve anlatımın Hamlet gibi olması gösterildi.  KORKUNÇ IVAN II. Bölüm ,Ölümünden sonra 1958 yılında tamamlanarak vizyona girdi.

Bir kalp krizinden sonra yönetmenliği bıraktı,ancak, Vefatına kadar sinema dersleri vermeye devam etti.

 

Eisenstein’a göre:

Sinema,sanat ile bilim arasında bir köprüdür.

Aleksandr Nevsky, yaratıcılıktan uzak bir filmdir.

Ayrıca Almanya’da Fritz Lang’ın Metropolis filminin çekimini izlediğini de biliyoruz.

 

 

VSEVOLOD PUDOVKIN, Moskova Film Okulundan yetişmiş bir yönetmendir. Lev Kuleshov’un talebesidir.Ancak filmleri Eisenstein’dan farklıdır.Kurgu tekniğini halk kitlelerini yüceltmek için değil,bireyleri cesaretlendirmek için kullanır.Filmlerinde şiirsel bir anlatım vardır. En verimli zamanı 1926-1928 yıllarındadır. Yaptıkları,Stalin politikalarına ters düşmeyen filmlerdi. Netice de 3 defa STALİN Ödülü kazandığı görülüyor.

Bizim üzerinde duracağımız 1926 MAT (ANA) filmidir. Maksim Gorky’nin ANA romanından uyarlandı.

 

 

1905 Rus devrimi esnasında,bir annenin politik düşüncesinin zamanla Marxist bilinçle evrimleşmesini konu edinir.

Bu filmde duyguların beyaz perdeye yansıtılması  önemlidir

19 film yapan PUDOVKİN  ‘in sesli dönemde yaptığı filmler fazla yankılanmadı . buna rağmen 1941 SUVAROV(çariçe Katerina’nın komutanı belgeseli)  , 1947 AMIRAL NAKİMOV(Kırım savaşında Türklere karşı savaşan amiral) ve 1950 ZUKOVSKY (rus havacılığının kurucusu mühendis bilim adamı)   filmlerine STALİN Ödülü verildi.

Bugünkü konumuzu EISENSTEIN ile bitirelim.

İzleyin, 1925 yapımı POTEMKİN ZIRHLISI filminden ODESSA MERDİVENLERİ sahnesi.

İyi Seyirler dilerim.

 

 

 

 

 

 


0 yorum

Bir yanıt yazın

Avatar yer tutucu

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir